(İSTANBUL) – KESK, Şişli’deki hükümetin kamuda tasarruf paketini protesto için basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Kamudan tasarruf değil, sarayın harcamalarından tasarruf edin. Vergide adalet sağlansın. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın. Yandaşlara, beşli çetelere, hazineden yapılan döviz garantili projelere, kur korumalı mevduat soygununa son verilsin” denildi.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) hükümetin tasarruf paketini protesto için Şişli’de basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı İstanbul KESK Şubeler Platformu adına Eğitim Sen 3 nolu şube başkanı Hüseyin Poso okudu. Yapılan açıklamada şunlar vurgulandı:
“Tutsak arkadaşlarımızın biran önce bırakılmasını istiyoruz”
Açıklamaya geçmeden önce bir not düşmek istiyorum. Bugün 24 Mayıs tam 24 gün önce bugün 1 Mayıs günü buradaki taleplerimizi haykırmak için Saraçhane’de buluştuk ve Anayasa Mahkemesiyle tescillenmiş olan Taksim 1 Mayıs alanıdır. Buradan hareketle Taksim’de taleplerimizi dile getirmek için buluştuk. ve bir Mayıs. Taksim’e gitmek için eylem yaptık, bir araya geldik. Bu eylem sonrası meşru, haklı, hukuki eylem sonrası İstanbul’da bir cadı avı başlatılmıştır. Bu cadı avıyla. Genç insanlar, öğrenciler, gençlerimiz bir haftada bir toplanmakta hali hazırda toplamda yetmiş iki kişi bu gözaltılar sonucu tutuklanmıştır. Bu yapılan işlem hukuksuz bir işlemdir. Bu yapılan işlem anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi’nin 10 Aralık 2023 tarihinde tescillediği. Taksim bir Mayıs alanıdır. Hükmüne aykırı bir tutumdur. Siyasal iktidarın bu tutumundan vazgeçmesi ve içeride olan tutsak arkadaşlarımızın bir an önce bırakılmasını istiyoruz
“Emeğe ve emekçilere saldırı, sermayeye, yeni kaynak paketidir”
Emekçiler tasarruf paketi adı altında yürütülen saldırı politikalarına sessiz kalmayacaktır. Bu ülkenin emekçileri, üretenleri, bütçenin temel gelir kalemi olan dolaylı ve dolaysız vergileri en çok ödeyenler olarak yeni bir saldırı paketiyle karşı karşıyayız. Açlık ve yoksulluk sınırları içerisinde yaşamamız yetmiyormuş gibi şimdi yeni bir saldırı dalgası ile cendere altına alınmak isteniyoruz. Bu paketin İMF’nin hazırladığı kemer sıkma paketlerinin bir kopyası olması dışında yeni hiçbir tarafının olmadığını çok iyi biliyoruz. Kamusal hizmetlerin şirketlere devredilerek kamunun tasfiyesinin amaçlandığı neoliberal politikalarının devamı niteliğindedir. Bu tasarruf değil daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla güvencesizlik, daha fazla angarya çalışma paketidir. Emeğe ve emekçilere saldırı, sermayeye, yeni kaynak paketidir. Saldırı dalgasının daha büyük olduğu ve saldırının yeni paketlerle devam edeceğini ulusal ve uluslararası sermayenin sözcülerinden Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıklamalarından anlıyoruz. Nitekim tasarruf paketinin açıklanmasının üzerinden bir hafta geçmeden bu kez de kamuda güvencesiz istihdamı yaygınlaştırmaya yönelik devlet memurlarının esnek çalışma esasları hakkında yönetmelik taslağı çalışmalarına hız verildiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
“Silah fabrikaları sahibi damatlar en zenginler listesinde giderek ön sıralarda yer almaktadır”
Bu paket ile ne kadar tasarruf edileceğine dair net bir rakam telaffuz edilmese de yüz, iki yüz milyar arası olacağı tahmin edilmektedir. Bütçede sermayeden almaktan vazgeçtikleri yani kıyak yaptıkları miktara bakıyoruz. Tam iki trilyon 200 milyar TL’dir. Neredeyse yirmi paket büyüklüğünde bir miktar. Kamu özel işbirliği projeleri ve AVM tarzı inşa edilen Sayıştay raporlarına da konu olan şehir hastanelerinin bütçeye çok ciddi bir yük olmasına rağmen pakette bu alana ilişkin herhangi bir tasarruf tedbiri yoktur. Barışa en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde biz emekçiler daha da yoksullaşırken silah fabrikaları sahibi damatlar en zenginler listesinde giderek ön sıralarda yer almaktadır. Paket ile kamu yatırımları daha da azaltılıyor. Oysa mevcut durumda kamu hizmetleri alanı ve kamu yatırımları özelleştirme politikalarıyla piyasaya açılması nedeniyle zaten alabildiğine sınırlanmış durumdadır. Buna rağmen paketle bunu da kaldıracağız yeni hastane okul gibi toplumun ihtiyaç duyduğu kamu yatırımlarını dahi kısacağız denilerek tüm toplumsal kesimlerin sağlığını, eğitimini, ulaşımını kısacası kamusal hizmetlerden yararlanma düzeyini etkileyecek bir durum yaratılmaktadır. Paket ile kamuya personel alımı emekli olanlarla sınırlanmakta destek personel sayısı ise kademeli olarak azalmaktadır azaltılmaktadır. TUİK’in tüm Ali Cengiz oyunlarına rağmen açıkladığı verilere göre dahi işsizliğin devasa boyutlara vardığı günümüzde üç yıl daha bekleyin demek en başta da gençlerin umutlarını söndürmek, çaresizliğe sevk etmektir.
“700 binden fazla öğretmenin ataması yapılmamaktadır”
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre resmi öğretmen açığı 68 bindir ve acilen yüz bin öğretmenin istihdam edilmesi gerekmektedir. 90 bine yakın ücretli öğretmen günlük yevmiye usulüyle asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırılmaktadır. 700 binden fazla öğretmenin ataması yapılmamaktadır. Bu ağır tabloya rağmen kamuda istihdamın emekli olacaklarla sınırlandırılması 85 milyonun sağlığının gençlerimizin geleceğinin karartılması anlamına gelmektedir. Kaldı ki düşen maaşlar başta seyyanen ek ödemi olmak üzere taban aylığımıza yansıtılmayan kalemler, emekli aylığı bağlama oranlarındaki çarpıcı düşüşler sonrası kamu emekçileri çalışmaya devam etmek zorunda kaldıklarından son sınır olan 65 yaşına gelene kadar emekli olmamaktadırlar. Çünkü emekli olsa bırakalım zaruri harcamalarını, kirasını dahi karşılayamayacaklardır.
“Adı konmamış bir İMF programıdır”
Saldırı paketiyle savunma ve güvenlik hariç en çok engellileri ve kadınları etkileyecek olan kamuda personel servis hizmeti toplu taşıma olan yerlerde kaldırılmaktadır. Saldırı paketiyle anayasaya aykırı olarak toplu sözleşme mutabakat metninde yer alan ilgili hüküm ortadan kaldırılmaktadır. Bu durum açık hukuksuzluktur ve konfederasyonumuz konuyu yargıya taşıyacaktır. Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi diye sunulsa da adının aksine bir tasarı paketi değil, faturayı emekçilere çıkartmaya hedefleyen bir kemer sıkma paketidir. Dolayısıyla adı konmamış bir IMF programıdır. Bu niteliği istisna tuttuğu alanlar ve adil bir vergilendirme ayağının olmamasından da anlaşılmaktadır. Biliyoruz ki saldırı, sermayenin ve temsilcilerinin saldırısıdır. İtibardan, faizden, kamu özel işbirliği adı altında yandaş şirketlere garanti ödemelerinden güvenlik harcamalarından, saray harcamalarından vazgeçmeyen iktidar gözünü kamu hizmetlerine ve kamu emekçilerine dikmektedir.
“KESK olarak, saldırı paketine karşı bir mücadele hattı örme sorumluluğuyla hareket edeceğiz”
Biz kamu emekçileri ve onların gerçek temsilcisi KESK olarak, saldırı paketine karşı bir mücadele hattı örme sorumluluğuyla hareket edeceğiz. Bunun için konfederasyonumuz öncelikle zaten yetersiz olan kamu yatırımlarının ve kamu personeli istihdamının kısılmasından esnek ve uzaktan çalışmayla güvence istihdamının arttırılmasına, angarya çalışmanın arttırılmasından ücretlerin düşürülmesine, lojmanların ve sosyal tesislerin satılmasından, servis hizmetlerinin kaldırılmasına kadar uzanan saldırı paketine karşı bir. Mücadele programı oluşturacaktır. İktidarın varlık fonu ve kamu bankaları kredileriyle bir anlamda paralel bütçe oluşturduğu gerçeğinden hareketle tüm bunlara karşı topyekun bir mücadele hattına ihtiyaç olduğu açıktır. Bunun için mücadele programının tüm emek ve meslek örgütleriyle ortak bir program ve mücadele hattında buluşturulması için çabalarımız sürecektir.
“Emeklilere insanca yaşayacak maaş verilsin”
Mücadele programımız kapsamında yapacağımız eylem ve etkinliklerimize yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik paketine hayır. Emekçiler tasarruf paketi altında yürütülen saldırı politikalarına sessiz kalmayacak şiarıyla gerçekleştireceğiz. Saldırı paketine mücadeleyi yükselterek karşı koyacağız. Bu vesileyle bir kez daha belirtiyoruz. Kamudan tasarruf değil, sarayın harcamalarından tasarruf edin. Vergide adalet sağlansın. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın. Yandaşlara, beşli çetelere, hazineden yapılan döviz garantili projelere, kur korumalı mevduat soygununa son verilsin. Bir dakikalık masrafı, iki emekli maaşına bir aylık gideri iki büyükşehir belediyesine denk olan saray ve bağlı harcamaları kısılsın. Kamu idarecilerinin kimi zaman özel gezileri için dahi kullandığı lüks uçak ve makam harcamalarına son verilsin. Personel eksikliği giderilsin. Personel alımında liyakati ortadan kaldıran, torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakata ve siyasal kadrolaşmaya son verilsin. Angarya çalışma yasaklansın. Esnek ve uzaktan çalışma yönetmeliği hazırlıkları sonlandırılsın. Gerçek ve özgür toplu sözleşme koşulları sağlansın. Emeklilere insanca yaşayacakları maaş verilsin.
“İstedikleri gibi at oynatamayacaklarını göstermemiz lazım”
Biz şunu biliyoruz bu saldırıların başlangıcıdır. Bütün halkımız da bunu bilsin. Kamuda tasarruf adı altında dayatılan bizlere sadece kamu emekçilerine değil, emeklilere, işsizlere, güvencesizlere daha fazla yoksulluktur. Daha fazla açlıktır. Daha fazla sağlık imkanlarından yararlanamamadır. Eğitim imkanlarından yararlanamamadır. Dolayısıyla birlikte ses çıkarmamız lazım. İstedikleri gibi at oynatamayacaklarını göstermemiz lazım. Birlikte bu cesareti gösterirsek bu saldırı politikalarından vazgeçeceklerdir. Bunu geçmişte yaptık. Buradan halkımıza, bütün emekçilere çağrımızdır. Bu saldırı politikalarına karşı ortak tavır alalım. KESK İstanbul şubeleri adına bu açıklamayı yaptık.